PORTRELER

Somuncu Baba

Aksaray’da Medfun Somuncu Baba (Şeyh Hamid-i Veli)
 
Somuncu Baba, 14. ve 15. Yüzyıllar Anadolu’sunun önde gelen alim, veli ve sufilerinden biridir. Kaynaklarda çoğunlukla “Hamid-i Veli” veya “Hamidüddin-i Veli” şeklinde geçer. Bazen de doğum yerine nisbetle “Hamid-i Kayseri” veya “Kayserili Hamid” olarak zikredilir. Daha az sayıdaki kaynakta ise hayatının büyük kısmını geçirdiği, öldüğü ve defnedildiği yer olan Aksaray’a nispetle “Hamid-i Aksarayi” olarak da kaydedilmiştir. Ayrıca kaynaklarda Somuncu Baba, Ekmekçi Baba, Ekmekçi Koca ve Deli Ekmekçi gibi isimlerle de zikredilmiştir.
 
Somuncu Baba Mescidi’nin 1931 yılındaki durumu.
 
Somuncu Baba hayatını sırasıyla Kayseri, Aksaray, Şam (Suriye’de), Erdebil (İran’da), Bursa, tekrar Aksaray, Sis (Kozan), tekrar Şam, Mekke (Arabistan’da), tekrar Sis (Kozan) ve yeniden ve son olarak Aksaray şehirlerinde geçirmiştir. Ataları Türkistan’dan Anadolu’ya gelmiş olan Somuncu Baba’nın asıl adı Abdullah’tır. 1331 yılında Kayseri’de dünyaya gelmiştir. Önemli bir 16. Yüzyıl kaynağına (Abdurrahman El-Askeri, Miratü’l-Işk) göre ise Aksaray’da doğmuştur. Babası Kayseri’nin önemli alimlerinden Şeyh Şemseddin Musa’dır. İlk tahsilini babasından aldıktan sonra Aksaray’a gelmiş burada Necmiye Sultan ile evlenmiştir. Daha sonra Şam medreselerinde eğitimini tamamlayan Şeyh Hamid, ardından Erdebil’e giderek Safevi tarikatı şeyhlerinden Sadreddin Erdebili ve bunun oğlu Alaeddin Erdebili’den dersler almış ve bu tarikata intisap etmiştir. Ardından son hocasının telkinleriyle Osmanlı’nın başkenti Bursa’ya gitmiştir.
 
Somuncu Baba Mescidi ile haziresinin 1955 yılındaki durumu.
 
Şeyh Hamid, Bursa’ya geldiğinde Osmanlı Beyliği, Rumeli ve Anadolu’da elde ettiği başarılarla oldukça güçlenmiş durumdaydı. O sırada Osmanlı tahtında bulunan Yıldırım Beyezid (I. Bayezid) ise Anadolu’da ve diğer İslam ülkelerinde geniş bir şöhret kazanmıştı. Ayrıca Bursa, yükselen bir devletin başkenti olarak Anadolu’dan ve daha uzak bölgelerden yola çıkan her türlü yetişmiş insanın geldiği bir çekim merkezine dönüşmüştü. Bursa’ya gelenler arasında elbette alimler ve mutasavvıflar da çok sayıda bulunmaktaydı. Bu yıllarda Bursa’daki ilim ve tasavvuf çevresinde bulunan Emir Sultan ile Molla Fenari, özellikle dikkat çeken simalardı. Emir Sultan, hem Yıldırım Bayezid’in hocası ve hem de damadı idi. Molla Fenari ise yine Yıldırım’ın hocası olduğu gibi aynı zamanda Bursa kadısı idi.
 
Somuncu Baba Mescidi ile haziresinin 1970’li yılllardaki durumu.
 
Şeyh Hamid Bursa’da dini ilimlerdeki ehliyeti, liyakati ve kifayeti ile kısa sürede ön plana çıkmayı başarmıştır. Etrafında oluşturduğu öğrenci halkasına dersler vermeye başlayan Şeyh Hamid, bir taraftan da Bursa halkına kendi yaptığı ekmekleri meccanen (ücretsiz) dağıtarak ahali üzerinde de saygınlık kazanmıştır. Bu davranışı kendisine yeni bir isim kazandırmış ve bundan sonra “Somuncu Baba” adıyla anılmaya başlanmıştır. Yıldırım Bayezid ile bizzat tanışan Somuncu Baba’ya, tam da bu sıralarda inşası tamamlanan Bursa Ulucamisi’nin açılış gününde Cuma hutbesini verme onuru bahşedilmiştir. Bursa Ulucamisi’nde okuduğu ilk Cuma hutbesi ve kıldırdığı ilk Cuma namazı, Somuncu Baba’ya gösterilen saygı ve iltifatın bir ispatı olmalıdır. Üstelik namaz sonrası verdiği ilk Cuma vaazında Fatiha Suresi’ni yedi farklı şekilde tefsir etmesi, Somuncu Baba’nın dini ilimlerdeki liyakatini ve üstünlüğünü tam olarak ortaya koymuştur. Bu gelişme, Şeyh Hamid’in Bursa halkı ve Osmanlı yöneticileri nezdindeki saygınlığını daha da artırmış olmalıdır.
 
Somuncu Baba Mescidi yanındaki hazirede bulunan mezarlar: (Soldan sağa doğru) Şeyh Kemaleddin, Şeyh Hamid-i Veli-i Aksarayi (Somuncu Baba), Şeyh Evhadüddin, Şeyh Safiyyüddin ve Pertev Sultan.
 
Ancak Somuncu Baba, kısa bir süre sonra ve aniden Bursa’dan ayrılma kararı vermiştir. Somuncu Baba’nın bu derece yüksek bir şöhret ve prestij kazandığı Bursa’dan ayrılmasının sebebi, tam olarak anlaşılamamaktadır. Menkıbeye dayalı tasavvuf kaynakları, aşırı şöhret kazanmasından ve sırrının ifşa olmasından hicap duyan Somuncu Baba’nın tekrar inziva hayatına dönmeye karar verdiğini anlatır. Ancak tarihsel realite ve dönemin diğer mutasavvıflarının siyasal güç sahibi kişilerle sürekli olarak sorunlar yaşadığı gerçeği göz önüne alınırsa, Somuncu Baba’nın Bursa’dan ayrılmak zorunda kaldığı akla daha yatkın gelmektedir. Bu mecburiyetin oluşmasında, Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid’in damadı ve hocası olacak kadar yüksek bir pozisyonda bulunan Emir Sultan ile yine Yıldırım’ın hocası ve Bursa kadısı olan Molla Fenari gibi önemli kişilerin etkisi olma ihtimali oldukça yüksek görünmektedir. Zira bu isimler, Bursa’da Somuncu Baba’dan daha önce önemli birer mevki ve nüfuz elde etmiş ve yükselmekte olan Osmanlı’nın başkenti Bursa’da devlet bürokrasisine tesir etme gücüne kavuşmuş kişilerdi.
 
Somuncu Baba Mescidi’nin günümüzdeki durumu
 
Ulucami’nin açılış yılı olan 1399’dan hemen sonra Bursa’dan ayrılan veya ayrılmak zorunda kalan Şeyh Hamid, kısa bir süre önce 1397 yılında Osmanlı egemenliğine girmiş olan Aksaray’a gelmiş, ancak bir sebeple (ki bu sebep muhtemel bir Osmanlı baskısı olabilir) çok geçmeden Aksaray’dan da ayrılarak, o yıllarda henüz Osmanlı toprağı olmayan Sis’e (Kozan) gitmiştir. Burada öğrencilerinden Nebi Sufi adlı birinin evinde kalan Şeyh Hamid, yine kısa bir süre sonra Şam’a gitmiş ve ardından da öğrencisi Hacı Bayram-ı Veli ile birlikte Mekke’ye giderek hac ibadetini eda etmiştir. Şeyh Hamid, Mekke dönüşünde ise yine Sis’e (Kozan) gelmiştir. Bu yıllarda Emir Timur, Anadolu’ya girerek 1402 yılındaki Ankara Savaşı’nda Osmanlı ordusunu mağlup etmiş ve İzmir ve Bursa’ya kadar bütün Anadolu’yu istila etmişti. Bu olayın ardından ise Aksaray şehri yeniden Karamanoğlu Beyliği egemenliğine geçmişti. (Aksaray, bu tarihten 1468 yılına kadar Karamanoğlu egemenliğinde kalacaktır.) Şeyh Hamid de bu gelişmeler sonrasında, Sis’te (Kozan) kendisini misafir eden Nebi Sufi’yi de yanına alarak artık Osmanlı baskısı ihtimalinin kalmadığı Aksaray’a geri dönmüştür.
 
Somuncu Baba veya Şeyh Hamid-i Veli, hayatının bundan sonraki kısmını Karamanoğlu Beyliği egemenliğindeki Aksaray’da geçirmiştir. Artık seksenine merdiven dayamış ihtiyar bir insan olarak Şeyh Hamid, bu son yıllarında sadece müridlerinin eğitimiyle meşgul olmuştur. Somuncu Baba’nın yetiştirdiği öğrencileri arasında oğlu Yusuf Hakiki Baba, Şeyh Sücaeddin Karamani, Şeyh Muzaffer Larendevi ile Bursa’dan beri yanından hiç ayrılmayan Hacı Bayram-ı Veli ve yakın bir gelecekte büyük şöhret kazanacak olan Şeyh Bedreddin gibi dönemin ünlü alimleri de yer almıştır. Ayrıca Ankara Savaşı sonrası Bursa’dan ayrılarak Konya’ya yerleşen ve burada 1414 yılına kadar dersler veren Molla Fenari de zaman zaman Aksaray’a gelerek Somuncu Baba’nın derslerine katılmıştır. Tarihin garip bir cilvesi olarak, Ankara Savaşı sonrasında etkinliğini büyük ölçüde kaybeden Emir Sultan da 1405 yılında hac ibadeti dönüşünde Aksaray’a gelerek Somuncu Baba’yı ziyaret etmiştir.
 
Aksaray Somuncu Baba Külliyesi.
 
Hayatının son yıllarını bu şekilde öğrencilerini irşad ile geçiren Şeyh Hamid-i Veli, 1412 yılında Aksaray’da vefat etmiş ve burada defnedilmiştir. Somuncu Baba’nın kabri, günümüzde Aksaray’da Somuncu Baba Külliyesi olarak bilinen kompleks içindeki Somuncu Baba Mescidi’nin kuzey tarafında yer alan hazirede bulunmaktadır. Üstü açık olan bu hazirede Somuncu Babanın kabri ile birlikte torunları Şeyh Evhadüddin ve Şeyh Safiyyüddin ile müridleri Şeyh Kemaleddin Sultan ve Pertev Sultan’nın mezarları da bulunmaktadır. Somuncu Baba’nın soyu, günümüze kadar devam ederek Aksaray’da yaşamıştır. Osmanlı döneminde, Somuncu Baba soyundan gelenler cami, tekke ve türbeyi vakıf haline getirerek bakımını ve yaşatılmasını üstlenmişlerdir. Şeyh Hamid-i Veli veya Somuncu Baba, ardında yetiştirdiği öğrencileri dışında Şerh-i Hadis-i Erbain, Zikir Risalesi ve Silahü’l-Müridin adlı üç de eser bırakmıştır.
 
Aksaray’ın Şeyh Hamid Mahallesi’nde yaşayan ve Şeyh Hamid-i Veli soyundan gelen kişilerin, Şeyh Hamid-i Veli Camii ile türbesi, tekkesi ve abdesthanenin bakımını üstlendikleri, bu nedenle eskiden beri vergiden muaf oldukları ve bu yüzden kendilerinden vergi talep edilmemesi gerektiği hakkında, Sadrazam Muhsinzade Mehmed Paşa’nın emri. (1766) (Belgenin orijinali İstanbul’daki Osmanlı Arşivi’ndedir)
 
Burada son söz olarak Somuncu Baba’nın mezarının nerede olduğuna dair yapılagelen tartışmalara, kısaca da olsa değinmek gerekir. Somuncu Baba’nın kabrinin nerede olduğu konusu, uzun süre tartışma konusu olmuştur. Somuncu Baba hakkındaki ilk biyografik bilgilerin kayda geçirildiği 15. ve 16. Yüzyıllara ait tabakat eserlerinin istisnasız olarak tamamında, Şeyh Hamid-i Veli’nin Aksaray’da vefat ettiği ve mezarının da Aksaray’da olduğu belirtilmektedir. 15. ve 16. Yüzyıllarda Molla Abdurrahman Camii, Ali Şir Nevai, Lamii Mahmud Çelebi, Abdurrahman El-Askeri, Taşköprüzade Ahmed Efendi ve Mehmed Mecid Çelebi gibi meşhur tabakat eseri yazarlarının ittifak halinde kaydettiği bu bilgi, daha sonraki yüzyıllarda yazılmış eserlerde de tekrar edilmiştir. Ayrıca Osmanlı Arşivi bünyesinde bulunan çok sayıdaki arşiv belgesinde de Somuncu Baba’nın Aksaray’da medfun olduğu zikredilmektedir. Bu açık ve kesin tarihi kaynaklara rağmen Darende’de 1986 yılında kurulan Osman Hulusi Efendi Vakfı ile bu vakfın desteklediği tarihçiler ve araştırmacılar tarafından kaleme alınan çalışmalarda, Somuncu Baba’nın mezarının Darende’de olduğu iddia edilmiştir. Ancak Mefail Hızlı, Haşim Şahin ve İsmail Erünsal gibi akademisyenler bu iddiaya karşı çıkarak Somuncu Baba’nın Aksaray’da medfun olduğunu savunmuşlardır. Diğer taraftan son yıllarda Orhan Özdil, Mustafa Fırat Gül, Mahmut Ulu ve Ahmet Kuşsan gibi Aksaraylı tarihçi ve araştırmacıların, tabakat eserlerini ve arşiv belgelerini esas alarak yaptıkları çok sayıdaki çalışma ile, Somuncu Baba’nın mezarının Aksaray’da olduğu bilimsel olarak da kesinlik kazanmıştır.
 
Seçilmiş Kaynakça
 
  • M. Ali CENGİZ, Somuncu Baba: Şeyh Hamid-i Veli, Ankara 1965
  • Mefail HIZLI, “Somuncu Baba (ö. 815/1412)”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, II/2 (1987), s. 263-271
  • Ahmed AKGÜNDÜZ, Arşiv Belgeleri Işığında Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba ve Neseb-i Alisi, İstanbul 1992
  • İsmail E. ERÜNSAL, “Yeni Bir Kaynağın Işığında Somuncu Baba”, Ekrem Hakkı Ayverdi Hatıra Kitabı, İstanbul 1995, s. 298-314
  • Haşim ŞAHİN, “Somuncu Baba”, DİA, c. 37 (2009), s. 377-378
  • Nevzat TOPAL, “Somuncu Baba’nın Yaşadığı Devirde Aksaray’ın Siyasî ve Kültürel Yapısı”
  • Uluslararası Somuncu Baba ve Kültür Çevresi Sempozyumu (2011) Bildiri Kitabı, Ankara 2012, s. 102-126
  • Mahmut ULU, Somuncu Baba, Şeyh Hamid-i Veli, Hayatı ve Eserleri, Konya 2014
  • Orhan ÖZDİL, “Somuncu Baba’nın Mezarı Üzerine Bazı Tespitler”, Tarihin Peşinde, 11 (2014), s. 241-258
  • Ramazan ATA, “Osmanlı’ya Karşı Hacı Bayram Veli ve Somuncu Baba’nın Tutumu”
  • 2. Uluslararası Hacı Bayram-ı Veli Sempozyumu (Ankara 2017), s. 331-344
  • Ahmet KUŞSAN, Mustafa Fırat GÜL, Somuncu Baba, Şeyh Hamid-i Veli, Hayatı, Eserleri ve Kabri, Konya 2021
 
Başa dön tuşu